Her biri kendi alanında uzman sağlık ekibimizle hizmet verdiğimiz tüm bölümlerle tanışın.
Beslenme yaşamın devamı, büyüme ve gelişme, yaşam kalitesini yükseltmek ve sağlığın korunması için besinlerin vücuda alınmasıdır. Yeterli ve dengeli beslenme ise; bireyin yaşı, cinsiyeti ve içinde bulunduğu fizyolojik duruma göre vücudun gereksinim duyduğu besin öğelerinin doğru ve yeterli bir şekilde alınmasıdır. Beslenme sadece bir hastalık, aşırı kilo alımı veya aşırı kilo kaybı durumunda dikkat edilmesi gereken bir konu değildir. Sağlıklı beslenme her yaş grubundaki birey için gereklidir. Sağlıklı beslenme hastalıkların ertelenmesinde, erken ölümlerin engellenmesinde doğrudan etkilidir.
Tıp merkezimizde hem koruyucu hem tedavi edici beslenme hizmetleri sunulmaktadır. Hastalarımızda beslenme bilinci ve kaliteli yaşam farkındalığı yaratarak, kalıcı değişimler ve olumlu etkiler oluşturmak amacıyla kurumumuzda beslenme ve diyet bölümü alanında uzman diyetisyenlerimizle hizmet vermekteyiz.
Uzman diyetisyenlerimiz tarafından titizlikle kişinin biyoempedans ölçümleri yapılıp fiziksel durumuna, yaşına, cinsiyetine, yaşam standardına uygun, kan tahlilleri ve hastalıkları da göz önüne alınarak tamamen kişiye özel bir program oluşturulup sıkı bir takiple doğru kiloya ulaşması sağlanır. Hazırlanan programlarda kişinin sosyal hayatına uygunluğu ve yapılabilirliği ön planda tutulur ve alternatif listelerle devam edilir.
Kilo Denetim Programları
Tedavi Edici Beslenme
Özel Diyetlerle Beslenme
Kilo vermenin temel mekanizması hepimizin bildiği gibi, harcadığınız enerji, aldığınız enerjiden daha fazla olduğunda kilo verebiliriz. Fakat bu süreçte vücut mekanizmasına etki eden birçok faktör vardır ve bunlar kilo verme hızımızı da etkiler: genetik alt yapı, etnik köken, prenatal faktörler (anne karnındayken fetüsün maruz kaldığı bazı durumlar), çocukluk dönemindeki sağlık durumu, yaş, cinsiyet, mevcut kilo, kas oranı, geçmişteki beslenme düzeni ve diyet tecrübeleri, uyku düzeni, psikosomatik durum, kullanılan ilaçlar, hastalık gibi. Kilo verme süreci kişiye özel olmakla birlikte, kilo verirken aylık hedefiniz mevcut kilonuzun %5’ini vermek olmalıdır. Örneğin 80 kilo bir birey 1 ayda 4 kilo, haftada 1 kilo vermesi sağlıklı olarak kabul edilirken, 50 kilo olan bir bireyin ayda 2,5 kilo haftada ortalama 500 gr vermesi sağlıklı olarak kabul edilir.
Ödem, vücut dokuları arasında fazla miktarda sıvı birikmesi nedeniyle meydana gelen şişliktir. Ödem şişlikleri en çok ellerde, kollarda, bileklerde, bacaklarda ve ayaklarda görülür. Genellikle az su içmek, alkol tüketimi, fazla şeker ve tuz tüketimi, kortizol kullanımı, yetersiz egzersiz yapmak, kadınlarda adet dönemi ve yumurtlama dönemi, stres, uyku düzensizliği gibi nedenler ödeme sebep olur. Ödem probleminde; • Günde 2 - 2,5 litre su içiniz. • Günde 30-40 saat hafif tempolu yürüyüş yapınız • Aşırı tuzlu konserveler, salamura edilmiş besinler, turşu gibi yiyecekleri sık tüketmeyiniz. • Aşırı tuz kullanmaktan kaçınınız. • Herhangi bir sağlık probleminiz yoksa tuzu tamamen kesmeyiniz. • Karbonhidrat içeren yiyecekleri aşırı değil, uygun miktarda tüketiniz. • Günlük yeterli protein alınız. • Omega 3 içeren besinlere diyetinizde yer veriniz. • Uykunuzu düzenleyiniz. Özellikle saat 23.00 ile 04.00 arasında geçen süreyi uykuda geçiriniz.
Öncelikle gün içerisinde bu isteğinizin nelerden kaynaklandığını çözümlemek gerekmektedir. Beslenme düzeniniz nasıl, hangi saatlerde ve kaç saat aralıkları ile besleniyorsunuz, yediğiniz besinlerin içerikleri nelerden oluşmakta gibi sorulara yanıt bulmak bu problemin çözümü için ilk adım olmalıdır. Dengeli ve düzenli beslendiğinizden emin olduktan sonra gerekli kan tahlillerini yaptırmak konuyu aydınlatması açısından önemlidir. Tüm bunlar sağlıklı seyirde ise ara öğünleriniz için yaptığınız kuru meyveli tarifler, sizlerin bu tatlı krizi anlarını daha hafif atlatmanıza yardımcı olacaktır.
Kabızlık probleminde öncelikle beslenme düzenine dikkat edilmelidir. Beslenme düzenlendikten sonra bu beslenmeyi dengeli hale getirmek, liften zenginleştirmek gerekmektedir. Günlük alınması gereken lif miktarı sebze ve meyvelerden, kurubaklagillerden sağlanmalıdır. Gün içerisinde tüketilen su miktarına da mutlaka dikkat etmek gerekir. Günlük 2lt ile 3lt yahut kilogram başına 35ml olarak tüketilmesi önerilmektedir. Aktif bir yaşam sürdüğünüzden emin olmak için günlük hareketinize belli periyotlu egzersizler eklemeniz de kabızlık probleminizin çözümüne yardımcı olacaktır.
Günlük öğün sayısı aslında kişinin yaşam tarzına, kan değerlerine, kronik rahatsızlıklarına bağlı olarak değişebilir. Kronik rahatsızlığı olan özellikle diyabetli bireylerde öğün sayılarına ve öğün aralarındaki saatlere çok dikkat edilmelidir. Kan şekeri ve hipoglisemi ile ilgili problem yaşamayan bireylerde kişinin yaşam tarzına göre öğün sayıları belirlenebilir ancak iki öğün aralığının 4 saati aşmamasına özen gösterilmelidir.
Aç karnına yapılan kısa yürüyüşlerde zorlanma olmuyorsa yapılabilir ancak çok aç olmak kan şekerinin fazla düşmesi ile birlikte açlık kontrolünde zorluk yaşanmasına ve halsizliğe sebep olabilir. Uzun yürüyüşler öncesi kahvaltı yapmak ya da küçük bir ara öğün tüketmek hem performansı arttırır hem de kan şekerimizin dengede kalmasını sağlar. Aynı şekilde yürüyüş öncesi ağır yiyecekler yemeden ve yemekten yaklaşık 1 saat sonra yürüyeşe çıkılmalıdır. Yürüyüş öncesi ve sonrasında terleme ile kaybedilen sıvı kesinlikle yerine konmalıdır.
Bağışıklık sistemi kompleks bir yapıya sahiptir ve onu güçlendirmenin en güzel yollarından birisi yeterli ve dengeli beslenmektir. Sadece vitamin ve mineral bakımından zengin bir beslenme programı uygulamak güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmanızı sağlamaz. Çünkü sistemin güçlü olması alınan protein miktarına, esansiyel yağ asitlerine, karbonhidrata, yani dengeli beslenmeye de bağlıdır. Genellikle bilinçsiz uygulanan zayıflama diyetlerinde yetersiz protein alımı, tek çeşit beslenme, vücudu vitamin ve minerallerden yoksun bırakma gibi durumlarda bağışıklık sisteminin zayıfladığı görülmektedir. Uzman biriyle yapacagınız sağlıklı beslenme programları bağışıklığınızı zayıflatmaz aksine güçlendirir.
Nasıl ki vücut birden çok hızlı kilo almıyorsa birden hızlıca o kiloyuda vermek istemez. Fakat bir çoğumuz sabırsız davranıp biran önce bu durumdan kurtulmak isteriz. Çok hIzlI kilo vermek için birçok kişi az kalori alımı yapar. Az kalori almak ise her zaman bedeninizin enerji üretim ve tüketim mekanizmalarını sekteye ugratır ve birçok organ bu süreçten etkilenir. Bu durumda; • Horman dengesinde bozulma • Uyku problemleri • Sindirim sisteminde bozulmalar • Vitamin, mineral ve makro besin yetersizliği • Yorgunluk, halsizlik • Çok fazla sıvı ve kas kaybı • Kramplar • Saç dökülmesi • Depresyon halleri oluşturabilir. Dolayısıyla hızlı kilo vermek vücuda bir çok zarar verirken, uzun vadede kilonuzu korumanızı ciddi şekilde zorlaştırır. Eğer verdiğiniz kiloda kalmak istiyorsanız hızlı kilo vermek yerine yavaş ve sürekli kilo vererek doğru beslenme alışkanlıkları edinmelisiniz.
Diyette sağlıklı ekmeğin her zaman yeri vardır ve günlük alınması gereken karbonhidrat değeri açısından da önemlidir. Zayıflama sürecinde size özel olarak belirlenen diyette tüketilebilecek ekmek miktarı sizin kilo vermenize engel olmayacaktır. Aksine beslenme programında sağlıklı ekmeğin bulunması hem sağlık açısından hem de sürdürülebilirlik açısından daha önemlidir. Fakat burada dikkat edilmesi gereken ekmeğin tam tane ürünlerden olmasıdır. Diyette ekmek yasaktır diye bir kural olmamakla birlikte karbonhidrat kaynağı olan ekmeği diyetten soyutlamanın ileriki zamanlarda kas kayıplarına yol açabileceği de göz ardı edilmemelidir.
Hiç bir besin tek başına kilo verdirmez veya yağ yakmaz. Ilık limonlu su sabahları uyanır uyanmaz içtiğimizde vücudumuzun su ihtiyacını karşılamaya yardımcı olur. Aynı zamanda limonun içerdiği c vitamini ile bağışıklığımızı destekler ancak tek başına kilo vermeye bir etkisi yoktur. Herhangi bir mide ya da tansiyon problemi oluşturmuyorsa içilebilir.
Kişide kan şekerinde ani inme ve çıkma durumları görünmüyorsa,diyabet gibi herhangi bir kronik rahatsızlığı bulunmuyorsa ve öğün aralarında aşırı halsizlik,bitkinlik hissetmiyorsa ara öğün yapmak zorunda değildir. Ancak ana öğüne geçerken iştah kontrolü sağlanamıyorsa ve kan şekeri fazla düşüyorsa ara öğün ile kan şekerinin dengelenmesi önemlidir.
Size özel olarak beslenme uzmanı tarafından hazırlanan diyetiniz zayıflama süreci bittikten sonra koruma programıyla devam eder. Bu sürede takipte olursunuz ve kontrolünüz daha seyrek aralıklarla da olsa sürer. Ve siz kazandığınız sağlıklı beslenme alışkanlıklarını uygulamaya devam edersiniz. Fakat zayıflama sürecinizde kalori kısıtlaması çok fazla olan, sürdürülebilir olmayan diyetler uygulanıp hedefinize ulaştıktan sonra beslenme alışkanlıklarınızı eski sağlıksız durumu ile devam ettirirseniz kilo almanız elbette kaçınılmaz olur.
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için çerez politikası ve aydınlatma metni sayfalarını gözden geçirebilirsiniz. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.